Güncel
Selahaddin E. Çakırgil / Barzanî’ye ‘Açık Mektubum’dur
Diyebilirsiniz ki, ‘kendi etnik köken ve dillerini yücelten yığınla devletler varken, niçin kürdlerin de olmasın?’ Bu soru, size zâhiren doğru gözükebilir. Ve başka kavimler adına devletler olduğu müddetçe, kürd insanının kafasında da bu fikir hep canlı kalacaktır. Ama, bu sığ düşünceyi önlemenin yolu, her etnik unsurdan bütün bir İslam Milleti’nin birliği idealine hizmet etmektir. O halde, bir hayal uğruna insan kanının oluk oluk akıtılmasına hiçbirimiz âlet olmayalım.
Kavminin büyüklerinden, kürd ağası Mesud Efendi! Selamunaleykum..
YaÅŸ açısından aynı nesilden sayılırız. KimliÄŸindeki resmî, siyasî sıfatlar, ‘sıradan bir Müslüman’ olan beni ilgilendirmiyor. Ä°ki Müslüman olarak konuÅŸmak istiyorum.
Mesud Efendi! Merhûm kardeÅŸin Ä°dris’le 33-34 yıl öncelerde Tahran’ın 40 km. kadar batısında yer alan Kerec ÅŸehrindeki bir karşılaÅŸmamızda, ona, Kürdistan Demokrat Partisi’nin tüzüğünde, yer alan sosyalizmÅŸartının kürd halkının inanç deÄŸerleri ve geleneksel hayat tarzı ile ne gibi bir irtibatının olduÄŸunu sormuÅŸ ve ‘Biz de biliyoruz bir irtibatının olmadığını ama Sovyet Rusya bizi desteklemek için sosyalizm ilkesini partimizin tüzüğüne koymamızı ÅŸart koÅŸuyor’ cevabını vermiÅŸti...
***
Bütün ulusçu, coğrafyacı, ayrılıkçı hareketleri destekler gözüken emperial güçlerin metodunun hep böyle olduğunu herhalde siz de kabul edersiniz.
Her türlü ırkçı, kavmiyetçi veya mezhebçi anlayışlara karşı 40 yılı aşkın bir zamandır kalem silahıyla mücadele etmiş birisi olarak, kürd halkının bölgedeki bütün rejimlerce son 100 yıldır, hep ağır baskı altında tutulduğunu elbette biliyorum. Ama bugün düne göre pek çok iyileştirmeler varken, bir savaş ateşini tutuşturmaya yol açmak, kime ne kazandıracaktır?
Kürd etnisitesinden bazı kardeÅŸler, ‘4-5 ayrı coÄŸrafyada parçalanmış olarak yaÅŸayan baÅŸka bir kavim var mı?’ diyorlar. Haklı gibiler.. Ancak, unutmayalım ki, OrtadoÄŸu’nun bütün Müslüman kavimleri çeÅŸitli ülkelerde parça-parça yaşıyorlar bugün. Kürdler, türkler, arablar, farslar, belûc’lar..
Siz Irak kürdleri, aynı coÄŸrafya’da olduÄŸunuz halde, Talebânî ve Barzanî güçleri olarak 1993-95 arasında birbirinizle iki yıl kanlı savaÅŸlara tutuÅŸmaktan kaçınamadınız.
***
Diyebilirsiniz ki, ‘kendi etnik köken ve dillerini yücelten yığınla devletler varken, niçin kürdlerin de olmasın?’ Bu soru, size zâhiren doÄŸru gözükebilir. Ve baÅŸka kavimler adına devletler olduÄŸu müddetçe, kürd insanının kafasında da bu fikir hep canlı kalacaktır. Ama, bu sığ düşünceyi önlemenin yolu, her etnik unsurdan bütün bir Ä°slam Milleti’nin birliÄŸi idealine hizmet etmektir. O halde, bir hayal uÄŸruna insan kanının oluk oluk akıtılmasına hiçbirimiz âlet olmayalım.
Bir hayali deÄŸil, yaÅŸanmış ve tekrar yaÅŸanabilecek bir tarihî geçmiÅŸi örnek alalım. 600 küsur yıllık ömründe kavmiyetçi-ırkçı ve hattâ bugün örnekleri görülen katı mezhebçi eÄŸilimlere itibar etmemiÅŸ olan Osmanlı Devleti, en baÅŸta etnisite hastalığına yakalandı ve onun çökertilmesinden sonra bölgenin nasıl bir ‘kavmiyetler savaşı alanı’na döndürüldüğünü hepimiz gördük.
Müslümanlar olarak, son 100 yıldır dağılmış bir ümmetin perişanlığını yaşıyoruz.
Ama yeni bölünmelere, parçalanmalara ve savaşlara varmadan, her türlü kavmiyetçi, ulus-devlet sevdâsından vazgeçerek yeni bir istikbal kurabiliriz.
***
Bir silahlı savaştan kazançlı çıkan olamayacaktır. 20 sene öncelere göre bugün halkınızın durumu daha da iyileştirilmiş durumda.. Birçok haksızlıkların önlenmesi yolu savaşsız olarak daha da açılabilir.
Fransa C. BaÅŸkanı Jacque Chirac, Saddam’ın kendisine, ‘Ä°ran’a saldıracağım ve savaÅŸ sadece 7 gün sürecek’ dediÄŸini, 8 yıl süren ve en az 1 milyon insanı yutan savaşın 7’nci yılında itiraf etmiÅŸti.
Geliniz, emperial ve şeytanî güçlerin oyununa gelmeyelim.
Tatsız bir kalem kavgası üzerine
‘Rüşvet, hediye, komisyon’ vs. adı altında alınıp verilenler bir iç-hukuk meselesidir.
USA emperyalizminin Ä°ran’la ilgili ambargo kararları da Amerikan vatandaÅŸları açısından bir iç-hukuk meselesidir. Uluslararası hukuk açısından bir baÄŸlayıcılığı yoktur.
Böyleyken, Amerikan yargı sisteminin, kendi iç-hukuk düzenlemelerine aykırı hareket ettiÄŸi gerekçesiyle TC Hükûmeti’nin (eski) bir ‘Bakan’ı hakkında tutuklama kararı vermesindeki emperial küstahlık ortadadır.
CumhurbaÅŸkanı Tayyip ErdoÄŸan, meseleyi bu çerçeve içinde ele alıp, Hükûmet’inin icraatına doÄŸru bir yaklaşımla sahip çıkmışken; STAR’ın bazı yazarlarının -farklıyaklaşımlar ötesinde bir tutumla- bu konuyu bahane ederek kalem kavgasına girmesini ve konunun baÅŸka mecralara kaydırılmasını saÄŸlıklı bulmuyorum.
Henüz yorum yapılmamış.